'Roza' Romanı Film Oldu!

Roza’da başrolleri Fikret Kuşkan ve Belçim Bilgin paylaştı

  • | Son Güncelleme:
  • | Yeni Günaydın

Hamit İzol’un gerçek bir yaşam hikayesinden esinlenerek yazdığı Roza romanı, sinemaya aktarıldı. Roza’da başrolleri Fikret Kuşkan ve Belçim Bilgin paylaştı

Xezal, aile meclisinin kararı, annesinin ısrar ve onayıyla öldürüldüğünde henüz 22 yaşınaydı. Onu ve çocuğunu aç bırakan kocasını “Ya bize sahip çık ya da önüme çıkan ilk gazinoda çalışmaya başlayacağım" dediğinde, başına ne geleceğini hiç düşünmemişti. Ama o söz ölüm fermanı oldu. Ne kocası acıdı ne de öz be öz ailesi. “Kızınız kötü yola düştü” dendiğinde cezası çoktan kesilmişti.  Öldürüldü ve suç her zamanki gibi 18’inden küçük erkek kardeşe atıldı.

Ama o ailede 13 yaşında bir kız çocuğu vardı, adı Roza. Ablasının başına gelenleri affetmedi, her şeyi tek tek anlattı polise. “Ablamın ölümünü annem onayladı” dedi. Şimdi katil amca hapiste, Roza devlet desteğiyle bilinmeyen bir yerde yaşıyor. Xezal'ın küçük kızı ise Çocuk Esirgeme Kurumu'nun gözetiminde.

Hamit İzol, Mersin Otogarından çekiştirilerek götürülen ve daha sonra öldürülen Xezal’ın öyküsünü bir televizyonun haber bülteninde gördüğünde, gözyaşlarını tutamadığı o kareyi bir roman olarak ölümsüzleştirmeye söz verdi. Aileyi buldu, hikâyeyi öğrendi ve altı yıl önce Roza romanı okuyucuyla buluştu.

Roza şimdi beyaz perdede. Başrollerini Fikret Kuşkan ve Belçim Bilgin’in paylaştığı Roza’yı Hamit İzol’dan dinledik. Roza vizyona girmeden önce İtalya’da gerçekleştirilen Uluslararası Film Festivali ‘Ora!Fest’te Fikret Kuşkan’a 'En İyi Oyuncu’ ödülünü kazandırmıştı.

Okumayanlar için Roza romanınızdan başlayalım, ne zaman çıktı, neyi anlatıyordu? Gerçek bir öyküye dayandığını biliyoruz ama sizden dinleyelim.

Yedi-sekiz yıl önce öldürülen bir genç kızın hayatı beni çok etkilemişti. Mutlaka romanlaştıracağım diye kendime bir söz verdim. Kitap altı senedir yayında. Çok büyük bir adaletsizlikti. 22 yaşındaki bir genç kız âşık olduğu adam tarafından terk ediliyor ve aileye “ne yaparsanız yapın” diyor. Aile de karar alıp genç kadını öldürüyor.  Genç kızın adı Xezal’dı. Urfa'dan Mersin'e göç eden bir aile, çalışmaya geliyorlar ve Mersin’de Xezal ailesi tarafından öldürülüyor.

Siz bir aşiret mensubu olarak hep aşiret kültürünü eleştiren bir yerde durdunuz. Buna dair ne söylersiniz?

Aşiret kan bağına dayalı bir şeydir, aynı kökenden gelen insanların bir araya gelmesidir. Ben aşiretçiliğe yardımlaşma, birbirini sevme, birbirine destek olma konusunda itiraz etmiyorum. Yani akraba olmak güzel bir şey. Osmanlı da aşiretçilikle kurulmuş bir devletti.

Doğu, Güneydoğu, hatta İç Anadolu’da aşiret ilişkileri hala devam ediyor, az da olsa belli insanlar birbirini tanıyor, üzüntüleriyle üzülüyor, sevinçleriyle seviniyor. Benim karşı olduğum, aşirette gücü kullanmak, yani o güç birliğini kötü bir şekilde kullanmak. Ben buna karşı durdum ve karşı olduğumu söyledim her zaman. Yoksa akrabalığa karşı olmak doğru değil, bir araya gelmenin kimseye zararı olmaz. Bizimki bu gücü mafyacılık gibi bir kötü şekilde kullanılmasına karşı çıkmak.

Sizin mensubu olduğunuz İzol Aşireti de bildiğim kadarıyla Güneydoğu'nun hatta Irak, İran, Suriye kolları da dahil edilirse bölgenin en büyük aşiretlerinden biri değil mi?

Hatta en büyüğü diyebiliriz. Bunu rahmetli Alparslan Türkeş bile söylemişti, iki büyük aşiret vardır demişti. Biri Avşarlar, diğeri İzollar.

Aşiret iktidarlaşmasına yönelik eleştirileriniz, aşiretinizden tepki de aldı zaman zaman….

Evet, bazı tepkiler geldi. Ama genelde bizim amca çocuklarımız, akrabalarımız benim bu söylemime karşı çıkmıyor. Çünkü kötü bir şey söylemiyorum. Ben demiyorum ki akraba olmayalım, birlik olmayalım. Ben diyorum ki, bunu kötü şekilde kullanmayalım, insanlar güçlü olabilir, insanlar her şey olabilir ama bu gücü yanlışa kullanmak, işte mesela bir ailede toplanıp bir tane çocuğu öldürtmek çok kolay bir şey, ben diyorum ki o çocuğu öldürmemek gerekir.

Son zamanlarda özellikle doğu ve güneydoğuda toprak kavgaları çok artmaya başladı. Hatta ölümlü vakalar oldu. Bunu neye bağlıyorsunuz?

Diyarbakır’da da oldu, bizim ailemizde de yaşandı. Hazine arazisi için iki taraftan 12 kişi öldürüldü. Bizim ailedeki olayda da amca çocukları birbirini öldürdü. Ne oldu yani, kim ne kim ne götürdü, kime ne faydası oldu? Mesele bu işte. Bizim karşı olduğumuz kimsenin kimseyi öldürmemesi. Hala birbirimizi öldürüp; hapislerde, orada burada sürünüyoruz

Roza’ya gelelim, hikayenizin sinemaya taşınmasına nasıl karar verdiniz?

Daha önce de çok teklif gelmişti ama senaryoları beğenmemiştik. Yine de bu konunun bir Türkiye gündemine girmesini istiyordum ve bir film olmasını çok arzu ediyordum. En son bir teklife evet dedik ve Mustafa Kotan’ın yönetmenliğinde, Fikret Kuşkan ve Belçim Bilgin’in başrollerinde filmi çektik.

Peki Xezal’ı öldürenler yargılandı mı?

Aileyi zaten tanıyorum. Neticede yargılandılar ve ceza aldılar. Xezal’ın 13 yaşındaki kardeşi Roza, aileyi deşifre etti ve “Benim ablamı ailemin, hatta annemin onayıyla amcam öldürdü” dedi.

Üzerinde çalıştığınız yeni projeler var mı?

Yedinci romanımı bitirdim, şu anda editördü. Bu romanda da ahraz (dilsiz) bir aileyi ve onların çocuklarıyla ilişkilerini anlatıyorum.

 

Independent Türkçe

YORUMLAR

Bu habere henüz yorum yapılmamış.İlk yorum yapan sen ol...

Yorum Yap

Bu Alan Boş Bırakılamaz
Bu Alan Boş Bırakılamaz
Yorum Yapma Şartlarını Kabul Etmediniz