Çok Yoruldum Ben Usta

Zeki olmanın dayanılmaz hafifliği ve Ezoterik örgütleri idrak etmenin farkındalığı…

Başlığı görenlerin saçmaladığımı düşünmekten kendini alamayacağını tahmin etmek benim için zor değil…

Toplumsal kabullerde ‘Cehalet saadettir’ diye bir söz vardır.

Eşitleştiren, özgürleştiren, mutlu kılan, bilgi midir yoksa cehalet mi?

Mutlu kılan, cehalet mutluluktur sözünde ifade edildiği gibi, bilgisizlik ve cehalet durumu mudur?

“Cehalet mutluluktur” diyor günlük Entelektüel inanç ve anlayış sahibi olanlar.

Bu inanç ve anlayış çok etkilidir; o kadar etkilidir ki, kendini Aydın-Entelektüel sayanlar toplumun geneline eğitimden siyasete bu gözle bakarak yaklaşır…

Toplumu aydınlatma mücadelesinde istedikleri sonuca ulaşamadıklarında, aydınlanmayı ve aydınlatmayı bir tutku haline getirmiş zekâ seviyesi çok yüksek evrensel zihinler bile bazen kendi düşüncelerinden kuşkuya düşer ve sıklıkla acaba ‘cehalet gerçekten mutluluk mudur?’ diye sorar kendisine.

Bu söz bugün tüm ülkelerde ve kültürlerde herkesin sahip çıktığı bir deyime dönüşmüş durumda.

Zaten her toplumda şu veya bu biçimde bilgi düşmanlığı içeren spontane oluşmuş “ata sözü” kapsamın da sözler de vardır.

Örneğin Almancada ‘bilmediğim şey beni rahatsız etmez’ anlamına gelen “was ich nicht weiss, das macht mich nicht heiss” (“bilmediğim şey bana sıcak gelmez”) denir.

Türk toplumunda “okuyup da ne olacaksın?” diye okumayı ve bilgilenmeyi anlamsızlaştıran yaygın bir söz vardır ve bu sözü kullananlar özellikle okuyarak entelektüel bilinç seviyesine ulaşanları aşağılamak için “felsefeci” benzeri kavramları kullanır.

Belki de bundan dolayı “cehalet mutluluktur” sözü en çok da Türkiye’nin de içinde bulunduğu Orta Doğu toplumlarında günlük hayatta geniş yankı bulmuş ve sanki bir atasözüymüş gibi kullanılmaktadır.

Diğer taraftan felsefenin doğum belgesinde Sokrates’in cehaleti öven değil, ama herkesi cahil olduğunu kabul etmeye davet anlamına gelen “tek bildiğim şey, hiçbir şey bilmediğimdir” sözleri yazılıdır.

Bu nedenle konunun üzerine gitmek özellikle Ezoterizm açısından büyük önem arz etmektedir.

Bu önemi anlatmaya başlamadan önce konunun özü olan Akıl-Zekâ kavramlarının Ezoterizm kapsamında ki yapılanmaların izah seviyesine henüz bilimsel anlamda ulaşılamamıştır diyelim…

Genelde Eğitim sistemleri akademik zekânın geliştirilmesi üzerine kuruludur ve bu da, sınırlılıkları bilinmesine rağmen, IQ yoluyla ölçülür.

IQ seviyesini yükseltmek için insanlar epey para döker.

Peki ya bu zekâ/zeki insan arayışı ahmak işi ise?

Bu sorulara yanıt arayışı görünürde yüz yıl kadar önce başladı.

Derinde ise Ezoterizm kapsamındaki örgütler Kadim Zamanlardan beri bu konudaki en üst seviyedeki bilgiye sahip olarak yapılanmaları esnasında ve mevcut yapılarını sürdürmek için ihtiyaç olan insan kaynağının seçimi ve eğitimi için kullanmak üzere sistemleştirmiştir.

İslami toplumlarda İslâm felsefesinde, dinin itikad, amel ve diğer sahalarıyla ilgili tâlimatını taklit yoluyla benimseyen, naslarla bildirilen mâlûmatı akıl süzgecinden geçirmeden kabul eden Müslümanlara avam, bilgi ve inanç konularını aklî delillere dayandıranlara da havas denilmiştir.

İşte bu ayrımın temelinde aslında Akıl-Zekâ ilişkisi vardır.

İşletim sistemine “Akıl” müdahale etmeyenler; Avam (“Cehaletten mutluluk çıkaranlar”),

İşletim sistemine “Akıl” müdahale edenler-Zekâsını kullananlar; Havas (bilgi konusunda akıl ve zekâsını kullanarak ilim sahibi olan seçkinler…)

İşte bu seçkinler hangi amaçla olursa olsun teşkilatlandıklarında yapılarının ve kendi amaçlarının varlığını sürdürebilmek için;

1-Zekileri Havas kapsamında iç halkaya alarak insiye olarak bilgi sahibi yaparlar,

2-(“Cehaletten mutluluk çıkaranları”) da mutluluklarını devam ettirecek şartları (mal,para,kadın,makam) sağlayarak kullanışlı hale getirirler…

Bununda mantığı “Piyonları, vezir olma hayalî ile kandırmazsan şah için ölecek adam bulamazsın.” Olarak izah edilebilir…

İşte bunları bilenler yani Ezoterik örgütleri idrak etmenin farkındalığını yaşayanlar Zeki olmanın dayanılmaz hafifliği ile çokluk içinde teklik yalnızlığına sahip olarak bir hayat sürerler…

Çünkü ne ezoterik yapılanmalara sığacak Ruha nede Cehaletten mutluluk çıkaranlara katılacak vicdana sahip değillerdir…