Avamistan..

Muassır medeniyetler seviyesine ulaşmayı milletine hedef olarak gösteren bir Ata’nın ,taşımamamızı istediği hangi kötü vasıf varsa ,hepsini doldurup ruh gemimize,karanlık bir ufka doğru yol almaktayız ..

Rotamız günü birlik tayinlerle oluşturulurken ,öz saygımızı yavaş yavaş yitirmenin ,ızdırabı ile kavranmaktayız..

“Nasıl bir millet olduk böyle ?!”cümlesini her sosyal medya haberlerine baktıkça kurmak günlük rutinimiz artık..

“Bir toplumun kokuşmuşluğu tavandan mı başlar tavandan mı?”sorusu belkide bu toplumsal buhran ve kaybolmuşluk zamanlarımızda kendimize sormamız gereken ilk soru ki;bataklığın tespiti bu sayede mümkün olsun..

Kirlenmeye ne zaman nerede başladık ?

Hedefe giden her yolun mesru hale gelmesinde n önce hedefimiz neden ve hangi eller tarafından değiştirildi..?

Arınmamızı sağlayacak bütün soruları bir araya toplayarak işe başlamalıyız belkide..

Peki ama bütün bu soruları bir araya topladıktan sonra ,cevapları ortaya koyacak kadar cesur ve bilge kimimiz yada kimlerimiz var?

En tepeden en tabana sorumluluk alabilecek ,işaret parmaklarının gösterdiği yere bakabilecek kadar cesur ve gösterilen hedefi ,maddi manevi yargılayabilecek hangi mercimiz kaldı??

Bütün bu pörsüme ve çürümüşlük aslında görünmez bir savaşın son zamanları gibi ..

Naciz vücudunun elbet bir gün toprak olacağı ,ancak milletinin ilelebet payidar kalması gerekliliğini ,üzerine basa basa vurgulayan ,milletinin kaderini vasatlıktan en yüksek mertebeye taşımak isteyen ,kendi kaderini kendi tayin edebilecek üstün bireyler topluluğu hayaline ömrünü vakfeden bir ruha karşı açılmış sessiz ama derinden bir savaş ..

Mülkün temeli olan adalete dinamit koyarak bir devletin yıkımını en kolay şekilde halledeceğini bilen bir savaş..

İşte böyle bir savaşın tam ortasındayız artık..

Akşamdan sabaha köşe dönmek isteyenlerin,terlemeden kazanmak,kazanmadan harcamak isteyenlerin ,şatafatın lüksün ,doymak bilmeyenlerin,savunduğu hiçbir etik değeri yaşamayanların,adam kayırmacıların,”abi ,dayı”zırhını giyinip ,yarışa bitişe yakın girip kazanan turuva atlarını. bol olduğu bir memleket haline geldik.

Üzüm üzüme baka baka karardı.

Millet olma bilinci “bencil”bir dürtüye kendini teslim edince,mensubu olunmak istenen bir topluluk ve kültürde kalmadı “ayak basılabilecek..”. 

Sanal bir  yanılgının ışığa koşan pervaneleri ,ellerine tutuşturulan ahmak oyuncağının içinde sanal mutluluk ülkeleri ile gerçeğini çoktan takas etti bile …

Ve muassır medeniyetler seviyesine yükselecekken, Avamistan olmaya doğru hızla yol aldık..

Geri dönüşü olur mu?

Elbette olur dönülmez yol diye bir şey yoktur.Bu gün koşulan istikametin aksi yönüne koşmak herşeyi değiştirebilir ..

Nasıl mı ?

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeline sahip çıkarak…!